Image

Prof.Dr. Erdal IŞIK

Psikiyatrist - Psikoterapist

Tel (312) 426 93 95 - (312) 426 93 44
Fax (312) 426 93 50

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB)


Üç temel özelliği bulunur.
I. Aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlar: Bu çocuklar yürümez koşarlar.

Sessiz olunması gereken yerlerde yaramaz ve gürültücüdürler, sabırsızdırlar, çok soru sorar ancak yanıtı dinlemekte zorlanırlar. Dürtüsellikleri nedeniyle arkadaşlarına karşı şiddet uygulayabilir, kavga eder, yaralanabilir ya da karşısındakini yaralayabilirler. “Duvara tırmanan” çocuklardır. Hocalarında ailelere sık şikayet gelir. Sınıfta sürekli dolaşır, çeşitli bahanelerle dışarı çıkmak ister, başkalarının sözünü keser, olaylara çok tepki verdiklerinden haklıyken haksız duruma düşerler.

II. Dikkatin toplanmasında güçlük: Bu nedenle zeka ile ilgili bir sorunları olmadığı halde, okulda başarısızlık gösterirler. Ev ödevlerine karşı isteksizdirler. Dikkatsizlikten ödev ve derslerde de sık hatalar yaparlar. Kişisel eşyalarını kaybederler. Dikkatleri kolay dağılabildiğinden dersi takip etmede güçlük yaşarlar, ders sırasında diğer öğrencilerle konuşabilir ya da sınıfta dolaşabilirler.

III. Dürtüsellik: Engellenmeye karşı tahammülsüzlük gösterip, agresif davranışlar ya da taşkınlıklar gösterebilir.

KLİNİK GÖRÜNÜMÜ Okul öncesi dönemde 3 yaş civarında ortaya çıkar. Bu dönemde tanı için en önemli veriler anne-baba ve kreş öğretmeninden alınan öykü ve klinik gözlemdir. Okul öncesi dönemde aşırı hareketlilik en bariz ve en sıkıntı yaratıcı belirtidir. Sessiz olması gereken yerlerde huzursuz, yaramaz ve gürültücü oldukları gözlenir. Uzun süre oyun ve etkinlik sürdürememekte ve çabuk sıkılmaktadırlar. Grup oyunlarında uyumlu ve başarılı değildirler. Çok konuşma, sabırsızlık, çok soru sormasına rağmen yanıtı dinlemekte güçlük çekmeleri dikkat çeker. Fizik hareketlilik yaralanma ve travma öyküsü ile kendini gösterebilir. Dürtüsellikleri nedeniyle diğer çocuklara fiziksel ve sözel şiddet uygulayabildikleri gözlenebilir.

Okul yaş dönemi klinik özelliklerin net olarak fark edildiği yaş dönemidir. Tanı genellikle bu dönemde konmaktadır. Dikkat eksikliği ön planda olan çocuklar dikkat gerektiren ev ödevleri gibi görevlere karşı isteksiz, devamlı dikkat dağınıklığı nedeniyle ödevlerini çok uzun zamanda yapan, kişisel eşyalarını sık kaybeden, basit ve dikkatsizce hatalar yapan ve kendileriyle konuşulduğunda dinlemiyor gibi gözlenebilen çocuklardır. Okul başarılarının kapasitelerine oranla daha düşük olduğu dikkati çeker. Hiperaktivitenin ön planda olduğu çocuklarda ise sınıfta yerinden kalkma, gezinme, ders sırasında çok konuşma gibi belirtiler gözlenmektedir. Konuşma ve fiziksel temasla diğer arkadaşlarının dersi takip etmesini olumsuz etkilemektedirler. Dürtüsellik ise başkalarının sözünü kesme, sıra bekleyememe, kolay tartışmaya girme ya da olaylara gereğinden fazla tepki verme şeklinde gözlenebilir.

Ergenlik: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocukların %80’i ergenlikte de bu bozukluğun belirtilerini gösterirler. Bu dönemde motor aşırı hareketlilik belirgin derecede azalırken dikkat bozukluğu ve dürtüsellik ön planda gözlenir. Ders çalışmama, ev ödevlerini yapmama, başladığı işi zamanında bitirmede güçlük, işlerini iyi organize edememe, basit ve dikkatsiz hatalar yapma, eşya kaybetme ve unutkanlık sık gözlenir. Hiperaktivite olarak adlandırılan aşırı motor hareketlilik ise bu dönemde yerini gerginlik, sinirlilik ve içsel bir huzursuzluğa bırakır. Dürtüsellik sonucunda fiziksel tehlikeli aktivitelere girişme, kolay ve hızlı karar verme, çabuk öfkelenme, sırasını bekleyememe, yüksek riskli cinsel davranışlar, izinsiz ve tehlikeli araba kullanma ya da alkol madde kötüye kullanımı gözlenebilmektedir.

Erişkinlikte DEHB belirtileri %30-70 gibi bir oranda devamlılık gösterdiği düşünülmekle birlikte bu dönemde tanı nispeten daha zor konmaktadır. İç huzursuzluğu, sabit oturamama, bulunduğu yerde sık tekrarlanan el kol hareket değişimleri erişkinlerde sık gözlenir. Dikkatleri kolay dağılmakta ve dikkat gerektiren işlerde dikkati sürdürmede zorluk tariflenir. Plan yapma, işleri düzenleme ve başlanılan işleri bitirmede zorlandıkları dikkati çeker. Erişkin döneminde dürtüsellik öfke kontrolsüzlüğü, gereksiz ve düşünmeden para harcama, uygunsuz seçici olmayan cinsel ilişkiler, alkol ve maddeyi kötüye kullanma şeklinde gözlenebilmektedir. Bu dönemde evlilik sorunları, sık iş değiştirme ve olumsuz sosyal ilişkiler de mevcuttur. Unutkanlık, konsantrasyon ve planlama güçlüğü mesleki üretkenliklerini de bozmaktadır.

OLUŞ NEDENİ
Kesin olarak belirli bir neden gösterilmemiştir. Genetik, çevresel ve psikososyal etkenlerin neden olduğu, tek bir klinik bozukluktan öte, bir grup çekirdek belirtiyi paylaşan bir sendrom olarak kabul edilmektedir. Ailede mevcut olan Bir ailede mevcut olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğunun diğer aile bireylerinde de bu durumun gözlenme şansını 2 ila 8 kat artırdığı öne sürülmektedir.

TANI KONMASI
Tanı koyma araçları başta aile ve çocuk değerlendirmeleri, öğretmen değerlendirmeleri, klinik gözlem, fizik ve nörolojik muayene ve davranış değerlendirme ölçekleridir. Dikkatle ilişkili performans, işleyen bellek, dürtü kontrolü gibi yürütücü işlevleri ölçen nöropsikolojik testler ise kesin tanının konmasında katkısı olan önemli araçlar olarak kullanılmaktadır.

TEDAVİ
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısı konulan çocuk ve ergenlerde birincil tedavi seçeneği ilaç tedavisidir (farmakolojik tedavi). Bu konuda beyindeki biyolojik düzensizliği tedavi ilaçlar kullanılmaktadır. Bunlar hekim nezaret ve takibinde ve de gerekli zamanlarda gerekli doz ayarlamaları yapılarak kullanılması gereken ilaçlardır. İlaç tedavisi ile birlikte hasta ve aileye bu konuda eğitim verilmesi ve bilişsel-davranışçı yaklaşımların tedaviye eklenmesi de yararlı olabilir. Erişkinde ise ilaçlar, bu bozukluğun kişinin yaşantısının hangi sürecinde sorun oluşturduğunun tespitinin ardından gerekliyse kullanılmalıdır.

Tedaviyle ilgili önemli olan hususlar; tanının tam olarak konması (sınıfta ders dinlemeyip dolaşan her çocuk DEHB değildir), gereksiz olgularda kullanılmaması, ancak gerçek bir DEHB varsa tedavinin mutlaka uygulanması gerekliliğidir. Zira tedavi edilmeyenlerde ileriki yaşam döneminde; Akademik başarısızlık, aile içi ve iş yeri sorunları, sık sık okul ya da iş değiştirme, davranış bozuklukları, kavga vs sonucu adli sorunlar, psikiyatrik yönden alkol ve madde kötüye kullanımı ya da bağımlılığı ve de bipolar affektif bozukluk gibi tabloların izlenme şansı yüksek olmaktadır.